5 Mart 2017 Pazar

BÜYÜRKEN ROLLER DEĞİŞİR Mİ?


BÜYÜRKEN ROLLER DEĞİŞİR Mİ? 

amma çok kılık değiştirmiştim,
kılıktan kılığa girdim hayat boyunca

çok küçükken Pilot olmaktı amacım,
B-612 gezegenine gitmek,
ve yanındaki başka bir gezegene yerleşmek,
o yıllar hayatta en çok dayımın bana aldığı Atlas'ı seviyordum...
almanca kendimden de ağır bir Weltatlas ....
saatlerce başından kalkmıyor,
o coğrafyadan o coğrafyaya uçuyor, hesaplıyor, kesiyor, biçiyor
mest oluyordum,
küçücüktüm ama hayal evreninde heryere gidip gelmiştim,
bir de üstüne kendi ismimi verdiğim ülkeler ve kentler çiziyordum,
Smyrneland, Cordellio City, Philadelphiapolis  gibi....

lise çağları başka maceralarım vardı,
oyuıncu olmak istiyordum,
öykünüyordum oyunculara
kendime havalı birşeyler bulmalıydım,
bu titr sanki beni cezbetmişti,
ama hevesim pek te uzun sürmedi
kamera önünü pek sevmedim....
masklar dünyasından çabuk soğumuştum,
hayatta oynamam gereken o kadar çok rol vardı ki....
çokta zaman kaybetmemeliydim....
dekadans bir eksene sıkışmıştım....
artı  oturmadan hiçbirşey ...
olunmuyor ki birşey....


artık sinema'ya yelken açmanın  zamanıydı,
ne aşktı, ne bitmez  ...
ne tükenmez...
dokuz yılımı bifiil laterna magicaya adamıştım, kimler geldi kimler geçti,
Tokyo Monogatari'yle ağladım,
Le Samurai'la hüzünlendim,
2416'ya yolculuk yaptım.....

o senaryolardan geçtim,
içimden geçtiler
içlerinden geçtim.....

bir baktım ki ben de onlarla büyümüştüm,
River Phoenix, James Franco, Juliette Binoche, Christin Bale benim akranım, aşıklarım, düşlerimin bir parçası olmuşlardı....
sinema'nın ötesinde  ve ötekisindeydi içimdekiler...


sonra araya ne olduklarını bilmediğim şeyler girdi,
ben var mıydım, yok muydum içlerinde
hiç te sorgulamadığım...
yıllar girdi,


biraz büyümüştüm....
ama yine de yaramazlıklar yapıyordum...
uzun bir ara hiçbirşey yapmamıştım,
hedonist olarak bir o partiden bir bu partiye koşturuyordum,
flaneur olarak ta dünyayı arşınlıyordum ....

sonraki yıllar ekonomist olmaya karar vermiştim,
artık para hesaplarını da daha iyi yapıyordum....
artı paraya daha çok ihtiyacım vardı
ve onu yönetmenin yollarını arıyordum
....bir bir Risk Management
risk analizi üzerine kurslar aldım...
Müşteri portfolyo yönetimini bile biliyordum
Nominal değerlerle hayatı algılamaya başlamıştım,
kendime gelmem bir hayli zaman almıştı...
makro ekonomik poltikalardan asimetrik şoklara geçiyordum, 
hiç şüphesiz ki Kapitalizm ve Marx tam anlamıyla kafama oturmuştu, 
ve George Orwell'ın  hikayelerini de  daha iyi anlamama yardımı olmuştu ...

sonra araya ne anlam içerdiğini bilmediğim şeyler girdi,
ben var mıydım, yok muydum içlerinde
hiç te tartışmadığım...
yıllar girdi,

sıkılıyordum kendimden,
kendiliğinden,
kendimleliğimden,
olmadığım hallerimden,

gelişim denen şey böyle birşey olmalıydı
ya da değişim denen
ya da dönüşüm .....

hepsinde bir parça ben vardım,
hepsinde de benden bir parça ben vardı....

aşamalarıydı hayatın,
bakışımın
duruşumun....
büyüyordum...büyüleniyordum
kimi zamanlar

ne çok yer değiştirdim
ne çok kabuk
ne çok ten ....

hiçbirinde kendimi bulamadım
ama bir o kadar da bendim....

ben benim,
değişmiyor insan, değişmiyor yazgı
ne de ben.....

ama sonra anladım  ben zeytin ağacına öykünüyordum
bazen de bir akşam üstü kokan yasemin,
kimi zamansa bir defne ağacı....
ya da tenimi yakan ılık deniz tuzu ....

III / III / MMX7






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder