6 Aralık 2011 Salı

bu gece ustume leylak cicekleri giydim......

bu gece ustume leylak cicekleri giydim......
tenimdeki kokusunu aratmayan,
sonra anglo-saxon bir uyanis
yabanci adamin tetikledigi,
kacamadim,
teslim oldum oracikta,
yildizlar kadar acik ve netti,
dudaklarimda sappho acti, tomurcuklarla....
pembe bir bulut gibi bedenimde,

sonra senin ellerin vardi
yuregimde

sonra o gozden kayboldu
ben kaldim basbasa seninle.....

I/MMXI   london &ducdesmyrne

my baby shot me down, bang, bang

bu basligi atali uzun yillar gecti,
altini doldurmakta zorlandim,
belki gercekligi agir basiyordu,
gereksiz buldum bu basligin altina birseyler yazmayi,
pekte bir anlam ifade etmemisti,
bosa karalamanin yakisiksiz alacagini  dusundum,
sonra hakikat geldi
oturdu,
sahile yaslanmis gecmisime,
acmayi bekleyen tomurcuklarin ustune,
basim fena halde derteydi kendimle
o gunlerde,

basimi yaslarken eski bir turbenin ayakucuna ,
kargalar sesizce gectiler,
badem agaclari henuz acmamisti,
iste boyle birseydi,
uzulmek ustesinden gelmeme yardimci olmuyordu,
bir ceset gordum sahilde,
gozlerinden okunuyordu...........

aslinda my baby shot me down ......

MMXLONDON& CERITH

bir sair tanidim, II.Episode

Yarim kalan seyler vardi,

Ilk yazdan arta kalan,
beni rahatsiz eden….
bir ozlem Cihangir camisi avlusunda birakilmis,
bir defne Mont Pagus eteklerinde,

ayaklarim ne zaman beni o noktaya suruklese,
icinden iceri
icten ice
ceken bir bulut
nar misali .....

yine ayaklarim,

eski bir sairin yoluna dustu,
o kendini kadin sair olarak tanimlarken,
ben kizardim ona,
Isa, Rimbaud ve O
oturmuslar bir ucgenin ortasinda,


kimi an sahte bir sarisin,
kimi zamansa icinden kizil bir kadin gecerdi,
garip telefon konusmalarinin sonunu kestirmek zordu,
yakisiksiz kacabilecegini bilmeyen bir cocuk vardi icinde,
ama kimini olume surukleyen,
bu aslinda durumunun hicte iyi olmadiginin gostergesiydi,

bilmem ki kurban kimdi,
kendisi mi?
kentin ibneleri mi?
ghettolarindan gelen serseriler mi?
yoksa tum bunlarin tanigi
Maria miydi?


bunlari bolen bir fransizca ezgiydi,
sonra yine Rimbaud gecti yanimizdan,
saklanmisti sessizce
tanidi bizi gulumsedi....


humanizmami yitiriyordum kimi anlar,
kentin yorgunlugu cokmustu ustumuze,
huzursuz ruhlarin komun sevdasi,
onu elestirmek yanlisligina dusuyordu insan,
ama o gece Maria sokakta kaldi,
ben sahittim tum olan bitene....
polisler bir kacak ariyordu,
kalbi Findikli sahilinde denize vurmustu,
bir cay icti sessizce,
gozlerindeki endise Pasalimani sahilinden okunuyordu,
benim bile teselli etmemin mumkunati gozukmuyordu,

yine lacivert uniformali polisler gectiler,
lacivert biyiklarini burarak,
bakislarindaki korkunun kokusu benim bile basimi donduruyordu,
tansiyon Fidikli sahilini kusatti,
kusettli vagonla kacirmaliydim Maria'yi,
uyurken gececekti hersey,
yanibasimizdaki endise sarmisti etrafi,
Istanbul kadar yalnizdi......

ne olurdu, kizina ne yaparlardi,
kocasi geldi gozlerinin onune ,
gozyaslarini tutamadi,
ne cok seyi paylasmislardi birlikte,
ustune koyamadigi anilari
acisindan da agirdi,
o ara arkadasi olan emekli polis muduru,
Irfan geldi aklina,
onun yasam hikayesini dinlemisti,
korku icinde yetismis cocuklari vardi,
Lenin komunistti,
Gorki okumamisti,
Piano hic dinlememisti,


ama o mutlu ve basariliydi,
cocuklarida keza,
peki ya Maria?
Gagavuz Turku,
Hristiyan Maria?
Dinyeper nehrinde yikanmis Maria Neden diye sordu?

aklinda butun bu sorular,
yanitsiz,
Findikli sahilinde,
bir basina
caresiz basina gelecekleri beklemekten baska
bir sey yoktu.....
beni kahredense elllerimin yetisemesiydi,
onun huznunun yeldegirmenlerine.....

c.cerit / ottobre mmxi, findikli, istanbul