17 Temmuz 2010 Cumartesi

Gare de Punta & Gare de la Port

garlar beni cekiyordu,
tipki bir miknatis gibi,
her garda bir yalnizligimi daha terkederken,
yeni bir garla bulusmanin heyecani sariyordu tenimi................c.cerit& 2o1o

galaxide basibos yalnizliklar....

...."devrik bir cumle icinde, devrim yaratmaktan kacinan bir yanin vardi senin, cekinceler galaxisinde bos duraklarda sabahlamaktan yorulmayan....."c.cerit july&2o1o

Ben Gar'da yesil pantolonlu cocuk......

ilik bir ruzgar esiyordu,
akasyanin yapraklarina sizarak tenime gecen,
belirsiz bir toz bulutu kalkiyordu,
gecmisini aralayarak.....

ben garda yesil pantolonlu cocuk,
mavi bir gokyuzu altinda ,
dururken bir nukleer enerji santrali gibi,
icin icin atomlar beni parcalarken,
molekullere ayristirirken yalnizligimi,
ne ilginc Victorian garlarin yanlarina eklenen modern yalnizliklar.....
c.cerit / temmuz 2010/ege adini bilmedigim bir tren istasyonu...ayvacik belki de

bugun benim dogum gunum.............

bugun kimse bana bir Shakespeare piesi oynamadi,
bugun kimse benim icin visne receli kaynatmadi,
bugun kimse bana Endymion'un hikayesini anlatmadi,
yinede cok mutluyum,
bugun benim dogum gunum,
tesekkurler annnecim.....c.cerit 7/7 2o1o

15 Temmuz 2010 Perşembe

Bezelye Çiçeği ve Robin Goodfellow

Bezelye Çiçeği ve Robin Goodfellow

Parkta, yaz ortasinda, haziran sicaginda, gunes batmak uzere, circir bocekleri yeni bir senfoni arifesinde, manolya rahiyasi altinda ilerliyorum, kafamin icinde binbir hikaye geziniyor yol boyunca icinden kendimi cekip cikaramadigim…..
palmiyeli yol arkamda kaldi, artik camlar altinda kristal igne yaprakli bir gelecegin izlerinin heyecani sararken, buyudugumuzun resmi taniklarinin resmi gecidi icinde, ilk heyecanlarin mabedine bir an once ulasma heyecani kusatiyor dortbir yanimi…..

kucuk golette kurbaga resitalleri, birden albino bir tavuskusu karsi kaldirimdan suzuluyor, hicbirsey sasirtmiyor beni bu kucuk dunyada, birazdan yasanacaklardan bihaber, sicakligin kendinden gecmis halleriyle basetme ile cocuklugumun anilarinin pamuk helva katmanlari arasinda gidip geliyorum, hicbirseye aldiris etmeksizin…..

herneyse hikayemize donelim, eskiden kucuk bir Odeon vardi, gul bahcelerinin icinde, birbirimize oyunlar oynadigimiz, kimi zaman sen Puck rolunde, kimi zaman ise ben mor salkim perisi , bazi anlar ise pekte hatirlayamadigim hangimizin Robin Goodfellow ya da Robin Starveling oldugu……ama en cok Bezelye Çiçeği rolunde kendimi iyi hissederdim......bir Felix Mendelssohn bestesine paralel....
Sonra bir gun dogudan gelen vahsi kavimlerin adamlari, bir emirle Odeonu yerlebir etmisler, , o yaz gecelerinde gul kokan Odeon’da geriye, ne gul kokusu, ne yagmur sonrasi resitallerinin vazgecilmez konuklari adam akilli islanmis salyangozlar, ne kurbaga prens olduklarini unutmus kurbagalar, ne sarhosluklarimizin tatli buseleri, nede gul kokan Shakespeare soneleri kaldi....geriye kalan kocaman tas yiginlari ve onlari cevreleyen yalnizliklar icindeki cirkin adamlar, hatiralarin bile yasamasina izin vermeyen.....c.cerit 2o1o July

Buenos Aires' te bir tango bozgunu...........

bugün ben blue, yildizlar kadar,
bugün ben Sartre bozmasi,
bugün ben Saigon’da esir dusmus,
bugün ben Buenos Aires’te bir tango bozgununda zil zurna sarhos bir torrero,
bugün ben Beth Israel sinagogunda aglarken,
……………annecim sen rahat uyu, oglun bir sair…….c.cerit & 2010july

13 Temmuz 2010 Salı

a transparent lizard......

vagonlar hincahinc dolu,
kompartimanlar boyu sigara yalnizliklari
arada bir gorunen transparan bir kertenkele,
gozu monoklu bir Pessoa imgesi,
........ve ucan lacivert bir eldiven……………c.cerit& 2010

2 Temmuz 2010 Cuma

N0 74 Victorian Lime

E’ye
bugun senin dogum gunun

butun gun kosusturdum durdum,
bugun senin dogum gunun….
ikimizde haberdar degiliz hangi noktasindasindayiz yerkurenin,
hangi noktasindayiz hayallerimizin,
hangi noktasindayiz ezberledigimiz hikayemizin,

bugun senin dogum gunun,
bende bir telas,
annen savaslarin acisini hafifletsin diye dogurmus olmali seni,
bir kiz beklerken,
guzel bir oglan cikmis,
oglan da pek bi oglan,
oglanlara sevdali bir oglan,
rumca bir ninniyle buyutmus seni,
hatirlamazsin ama belli,
limonlar yesilken dogmussun sen,
gunesli bir gunde,
o yuzden sana parla adini koymuslar,
isil, isil …
isik ver diye adanin ortasinda….
o yuzden hep olmamis yesil tutkularin esiri,
o yuzden hep bir rolun arkasinda duran kucuk cocuk

bugun senin dogum gunun
icim icime sigmiyor,
kosturuyorum,
ilk zamane asiklari gibi,
yeni yetme, teslimiyetci, kayitsiz sartsiz
Penhaligon’dan en sevdigim koku
Endymion,
sonra dedemin tras losyonlari,
Taylor of Old Bond Street losyonlari,
Eton Kolej gunlerinden
Victoarian lime 74 numara,
bergamot,sandal agaci kokan,
lavanta kokan.......


sonra vintage haritalar,
birbirlerinden farkli,
birbirlerini tutmayan,
degisen ve yer degistiren topraklar,
Tirieste iki yil sonra Italya’ya katilmis,
on yil sonra Girit yunan olmus,
Cezayir degil artik fransiz,
ne de Angola portekiz,
ne de Donna Catherine Cornaro hukumdarligi kalmis
sizin topraklarda,


sonra Liberty’in cicekcisi,
anlamazsin cicekten ama olsun,
yas 27,
27 adet aycicegi,
gunebakan,
sanki ben sana bakan
lacivert kucuk ay desenli folyalara sarilmis,
saman iplerle baglanarak,
basaklar uzerine yerlestirilmis,
birde ustune kucuk japon kizin ellerinden gecen utangac gulumsemesi,
e bende kalbimi koydum yetmez mi?


hic billmedigim bir dilin yazgisi
gecmis ustumuze…..


kos, kos bi telas
The Selfridges,
cukulatalar, en sevdiklerin sirayla,
nugat, marzipan ve Giandojòt
altin yaldizli folyolara sarilmis,
maske gecmisi tadinda.....
bir avucta
sonra dogdugumuz yillara ait
eskiden kalma kalem tiraslar,
kirmizi , mavi, sari
rengarenk,
sanki ilkokul siralari,
onluklerimiz,
kolali yakalarimiz,
defne sabunu kokan cocuklugumuz,

sonra eski bir oyuncak,
mavi maket bir ucak,
ben pilot sanki,
seninle geziyorum dunyayinin tum limanlarini,
ben St.Exupery,
sen yaridan az Hemingway,
biraz Beuys,
ve herzamanki rollerin……

her neyse, sonra sana bir Clark Gable seckisi,
nedense bir bag var
ikinizin arasinda,
guluyorum bu anlamsiz adlandirmalarima,
yanimdan bir uzay mekigi geciyor,
ben yorungemde
yil 2046
zaman ve mekan yok,
sen ve ben yok, teslim olmuyoruz birbirimize
belki de bu yuzden
Birlikte olamiyoruz
kimbilir ne kadar zaman aldi
benim sen
senin ben
oldugumu anlamamiz…




sonra bir album hazirliyorum,
baskidan yeni cikmis kareler,
kendi hazirladigim albumde
ilk foto sen,
son foto ben,
senle baslayan
benle bitten,
hersey seninle baslamisti,
ben olmasan olmayacak yazgiydi
sen hep kacardin her karadeden,
bense seni her karede yakalamaya calisan,
sen hep huzursuz,
bense senin her anini yakalama pesinde,
arsiz bir cocuk,
aaah bre oglan,
aklima soktun bu turkuyu,
oglan, oglan ne guzelsin sen,
fildisi tarak misali,
sigarani, fenerini yak gidelim,
kalk gidelim oglan……………….


bugun senin dogum gunun,
kapimin onune koydum herseyi,
belki gelirsin diye……..

c.cerit londra& 2009