13 Mart 2011 Pazar

…..sen benim hikayemin neresinde duruyorsun?

enstanteler geciyor,
takiliyor biryerlerde….
tren rotorlu,
kusetli vagonda yer yok,
bekleme salonunda kimse yok,
bir sigara dumani yukseliyor,
garin yuksek tavanlarinda bir sis perdesine donuserek,
tavandaki freskler bulutlarin icinde yuzuyor adeta,
tiziano gorse kiskanirdi,
ruyayi bolen bulutlari.....

ayak sesleri,
adam’in elinden sayfalar dusuyor,
sesleri yankilaniyor,
kafasindaki soru isaretleri dusuyor ayni anda
her bir dususte, binbir bos kare…

sonra tanimadigim vesikalik fotograflar,
arabina rotus yapilmis
gectigimiz yuzyildan kalmis olmali,
sonra garip bir sen karesi,
sanki sen degil,
tabii ya sen degil,
bir fotograf karesi…….



Rabbi Izak geciyor,
sen tanimazsin…
Davit’i, Nakkasian ustayi bilmezsin…
Ada’ya hep gecikirsin,
ne isin var burada?
renk uyumunu bilmezsin…..
ustune ustluk Efes’te yurudun mu sen,
gunesten basin dondumu hic?
Arles’da kaybolmamissindir sen …
Soluklandin mi hic bir ilkyaz seftali bahcesinde,
hic bir Munch tablosu onunde agladin mi sen?
sakizli dondurma alan oldumu hic hayatinda sana?
Matador kiyafetin de yoktur senin,
Proust okumamissin,
Haiku karalamamissin,



soyle bre Pasam,
ne istersin bu aciz adamdan,

yok mudur senin isin gucun?

var midir senin ele tutulur bir ozelligin?

sen benim hikayemin neresinde duruyorsun....

MMX-MMXI London & Istanbul, C.CERIT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder