26 Kasım 2010 Cuma

Emma

Kuzeyde bir yerlerde
Alba olmali,
Savoy kani tasiyan bir kiz cocugu tanidim,
yirmiyedi yasinda var yok
tatli ustasi bir babasi,
unutulmus bir vodvil oyuncusu olan buyukannesi var,

onunla eski bir apartmanin terasinda karsilasmistik,
Istanbul yatiyordu altimizda
trabzandan tutunarak asagiya inen ince elleri,
elinden kayan Miro imzali fulari,
apartmanda yankilanan ayakkkabilarinin sesi,

yaninda Emmanuela,
kafasinda Londra'daki Fransiz Tegmen
kararsiz,
karmasik,
dusunceler esliginde Istanbul"a soyunurken
aramizda hersey henuz cok yeni iken,
ansizin terketti kenti,

o apartmana her adim atisimda,
onu izlerken buldum kendimi
alamiyordum onun cikik elmacik kemiklerinden,
ince parmaklarindan,
boynunu saran damarlarinin transparan dokusundan
kendimi,

araya gemiler,
sicak yaz geceleri,
bogaz ustunden gecen kaz suruleri,
taka sefalari,
Kayikci Laz Mustafa,
Isil'la Pasalimani maceralari,
bir iki Edward Hooper portresi,
nemfomanyak sairler,
karlar, kis kiyamet,
derken erguvanlar girdi.....

zaman akip gecti,
bogazin sularindan,
kentin altindan,
ustunden,

sonra ona Mayfair'de bir pubta rastladim,
anglo-saxon bir penny newspaper ciddiyetinde
kendisinin olmadigi bir hayati solurken,

soluk benzi,
sigarayi tutusu,
sesinin tonu
onu kolayca ele veriyordu.....

ayakustu konusurken,
gecistirirken o yasananlari
onu kaybetmenin huznunu
teselli edecek hicbirsey
bulamamistim,


saatlerce Thames boyunca yurudum
yurudum,
aglamadim artik
buyumustum,
seni seviyordum ben Emma,
Seni Seviyordum
Ben.......


Londra & 2010, C.CERIT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder