ozeniyor gibisin,
hicte alisik olmadigin
bir sonbahara yaklasirken....
Prince Albert koprusunde
gokyuzu kizil ve yagmurlu
kizilcik receli hala dudaklarinda,
elinde turuncu bir semsiye,
alip basini gidiyorsun,
oyle bir basina,
Ballard okuman yalan,
Shanghai hikayeleri bosuna......
kopru kapatilmis,
tonajlari belirtilmis
gece butunuyle sana ait iken,
yagmur siddetini yitirirken,
Ne ariyorsun guneyde
sonra batida
suc sende,
baskasini suclaman bosuna
yalanlarin kendine,
suskunlugun kendine,
kalemin kendine
gectigin kopruler yetmemis besbelli,
jazzy bir gece seni beklerken,
sen cok uzaktasin aycicegi tarlalarindan,
Prince Albert Koprusunde bu bekleyisler boyunca....
October 2010 & Chelsea / London
30 Kasım 2010 Salı
Pink wings of Jane Austen
dort bir yana dagilmistim,
kendimi toplama endisesinden uzak,
Jane Austen romanlarinda
pembe kanatlarimda vurulmustum
giderek Thames uzerinden uzaklara
suruklenirken
pekte tahmin etmekte zorlanmadigim yarina,
gereksinim duymaksizin gerekliliginin yaninda,
simdi ozlem duymuyorum hicbirseye,
dun Angel'da bir adam gordum
bobrekleri elinden alinmis,
su kenarinda unutulmus,
Kanal oylece akarken kendine,
portakal baharlarina hazirim simdi,
sen olmadan da basarabilmenin anlamsizligi,
icimde sonsuz bir kis uykusuna yatmanin
dayanilmaz arzusu
sonra o uykudan uyanis,
annemim sesi,
hersey guzel olacak,
hersey guzel olacak.....................
Istanbul / 2010 C.CERIT
kendimi toplama endisesinden uzak,
Jane Austen romanlarinda
pembe kanatlarimda vurulmustum
giderek Thames uzerinden uzaklara
suruklenirken
pekte tahmin etmekte zorlanmadigim yarina,
gereksinim duymaksizin gerekliliginin yaninda,
simdi ozlem duymuyorum hicbirseye,
dun Angel'da bir adam gordum
bobrekleri elinden alinmis,
su kenarinda unutulmus,
Kanal oylece akarken kendine,
portakal baharlarina hazirim simdi,
sen olmadan da basarabilmenin anlamsizligi,
icimde sonsuz bir kis uykusuna yatmanin
dayanilmaz arzusu
sonra o uykudan uyanis,
annemim sesi,
hersey guzel olacak,
hersey guzel olacak.....................
Istanbul / 2010 C.CERIT
26 Kasım 2010 Cuma
forgive me............
bugun kendimi sensiz bir Boticelli tablosuna bakarken yakaladim,
Ne olur affet.........
Ne olur affet.........
hic hatirlamiyorum.....
hic hatirlamiyorum,
yagmur sonrasi bir salyangoza rastlayamamanin buruklugunu
hic hatirlamiyorum,
seninle ege'de yuzdugumuzu
hic hatirlamiyorum,
babamin guldugunu
hic hatirlamiyorum,
Tierra Del Fuego"da Katana'mi bulamadigimi
ve kana bulanmadigimi
hic hatirlamiyorum,
Katagana konustugumuzu
hic hatirlamiyorum,
Proust'tan sozettigimi
hic hatirlamiyorum,
elinin dudaklarimla bulustugunu,
hic hatirlamiyorum
Konak'ta saat kulesinin altinda bulustugumuzu
hic hatirlamiyorum,
sigarasiz sensizligi
hic hatirlamiyorum,
yasemin kokmayan bir Sevilla'yi
hic hatirlamiyorum,
portakal bahcesi olmayan adamlari,
hic hatirlamiyorum,
hangi Pessoa alter egosunu en cok sevdigini
hic hatirlamiyorum
bana nar aldigini,
hic hatirlamiyorum
sensiz bir Boticelli tablosuna bakmayi................
C.CERIT 2010, ARLES
yagmur sonrasi bir salyangoza rastlayamamanin buruklugunu
hic hatirlamiyorum,
seninle ege'de yuzdugumuzu
hic hatirlamiyorum,
babamin guldugunu
hic hatirlamiyorum,
Tierra Del Fuego"da Katana'mi bulamadigimi
ve kana bulanmadigimi
hic hatirlamiyorum,
Katagana konustugumuzu
hic hatirlamiyorum,
Proust'tan sozettigimi
hic hatirlamiyorum,
elinin dudaklarimla bulustugunu,
hic hatirlamiyorum
Konak'ta saat kulesinin altinda bulustugumuzu
hic hatirlamiyorum,
sigarasiz sensizligi
hic hatirlamiyorum,
yasemin kokmayan bir Sevilla'yi
hic hatirlamiyorum,
portakal bahcesi olmayan adamlari,
hic hatirlamiyorum,
hangi Pessoa alter egosunu en cok sevdigini
hic hatirlamiyorum
bana nar aldigini,
hic hatirlamiyorum
sensiz bir Boticelli tablosuna bakmayi................
C.CERIT 2010, ARLES
Emma
Kuzeyde bir yerlerde
Alba olmali,
Savoy kani tasiyan bir kiz cocugu tanidim,
yirmiyedi yasinda var yok
tatli ustasi bir babasi,
unutulmus bir vodvil oyuncusu olan buyukannesi var,
onunla eski bir apartmanin terasinda karsilasmistik,
Istanbul yatiyordu altimizda
trabzandan tutunarak asagiya inen ince elleri,
elinden kayan Miro imzali fulari,
apartmanda yankilanan ayakkkabilarinin sesi,
yaninda Emmanuela,
kafasinda Londra'daki Fransiz Tegmen
kararsiz,
karmasik,
dusunceler esliginde Istanbul"a soyunurken
aramizda hersey henuz cok yeni iken,
ansizin terketti kenti,
o apartmana her adim atisimda,
onu izlerken buldum kendimi
alamiyordum onun cikik elmacik kemiklerinden,
ince parmaklarindan,
boynunu saran damarlarinin transparan dokusundan
kendimi,
araya gemiler,
sicak yaz geceleri,
bogaz ustunden gecen kaz suruleri,
taka sefalari,
Kayikci Laz Mustafa,
Isil'la Pasalimani maceralari,
bir iki Edward Hooper portresi,
nemfomanyak sairler,
karlar, kis kiyamet,
derken erguvanlar girdi.....
zaman akip gecti,
bogazin sularindan,
kentin altindan,
ustunden,
sonra ona Mayfair'de bir pubta rastladim,
anglo-saxon bir penny newspaper ciddiyetinde
kendisinin olmadigi bir hayati solurken,
soluk benzi,
sigarayi tutusu,
sesinin tonu
onu kolayca ele veriyordu.....
ayakustu konusurken,
gecistirirken o yasananlari
onu kaybetmenin huznunu
teselli edecek hicbirsey
bulamamistim,
saatlerce Thames boyunca yurudum
yurudum,
aglamadim artik
buyumustum,
seni seviyordum ben Emma,
Seni Seviyordum
Ben.......
Londra & 2010, C.CERIT
Alba olmali,
Savoy kani tasiyan bir kiz cocugu tanidim,
yirmiyedi yasinda var yok
tatli ustasi bir babasi,
unutulmus bir vodvil oyuncusu olan buyukannesi var,
onunla eski bir apartmanin terasinda karsilasmistik,
Istanbul yatiyordu altimizda
trabzandan tutunarak asagiya inen ince elleri,
elinden kayan Miro imzali fulari,
apartmanda yankilanan ayakkkabilarinin sesi,
yaninda Emmanuela,
kafasinda Londra'daki Fransiz Tegmen
kararsiz,
karmasik,
dusunceler esliginde Istanbul"a soyunurken
aramizda hersey henuz cok yeni iken,
ansizin terketti kenti,
o apartmana her adim atisimda,
onu izlerken buldum kendimi
alamiyordum onun cikik elmacik kemiklerinden,
ince parmaklarindan,
boynunu saran damarlarinin transparan dokusundan
kendimi,
araya gemiler,
sicak yaz geceleri,
bogaz ustunden gecen kaz suruleri,
taka sefalari,
Kayikci Laz Mustafa,
Isil'la Pasalimani maceralari,
bir iki Edward Hooper portresi,
nemfomanyak sairler,
karlar, kis kiyamet,
derken erguvanlar girdi.....
zaman akip gecti,
bogazin sularindan,
kentin altindan,
ustunden,
sonra ona Mayfair'de bir pubta rastladim,
anglo-saxon bir penny newspaper ciddiyetinde
kendisinin olmadigi bir hayati solurken,
soluk benzi,
sigarayi tutusu,
sesinin tonu
onu kolayca ele veriyordu.....
ayakustu konusurken,
gecistirirken o yasananlari
onu kaybetmenin huznunu
teselli edecek hicbirsey
bulamamistim,
saatlerce Thames boyunca yurudum
yurudum,
aglamadim artik
buyumustum,
seni seviyordum ben Emma,
Seni Seviyordum
Ben.......
Londra & 2010, C.CERIT
Alex....
Chelsea'den geciyordu yolumuz
birbirimizden habersiz,
ara bir sokakta,
aramizda olmayan birseyi
arar bir sekilde yakalmistik birbirimizi
o menekse bir hayaleti terketmis
ben kendimden gecmis
o kendinden vazgecmis
sokaklar boyunca
timsah derili ayakkabilarina
alman aksanina
hollanda pasaportuna ragmen
hicbirsey yerli yerine oturmazken
adini unuttugum bir Hansa kentinde yasiyordu
Lola adinda bir kiz arkadasi vardi,
yinede birseyler havada asili
cekim merkezinin disinda
biryerlerde kosullandirilmisti,
heryneyse,
bu Hansa kentide nereden cikmisti,
oysa ki pekala anlayabilirdim bu susuzlugun rengini,
insan su kenarinda yasarsa,
demek ki susuzluk
bu kadar keskin
ve
yakici oluyordu,
herneyse, timsah derili ayakkabili adamla
ortak noktamiz ne olabilirdi ki?
bunu Nietzche"ye baglamamin yakisiksiz alacagi gibi
sucu Sartre'a yuklememde
pek itibar kazandirmiyordu gozumde
Iste oyle bir geceydi
birbirimizi nedensizce cagirdigimiz
ve sonra nedensizce kayboldugumuz........
Chelsea / London, Ekim 2010, C.CERIT
birbirimizden habersiz,
ara bir sokakta,
aramizda olmayan birseyi
arar bir sekilde yakalmistik birbirimizi
o menekse bir hayaleti terketmis
ben kendimden gecmis
o kendinden vazgecmis
sokaklar boyunca
timsah derili ayakkabilarina
alman aksanina
hollanda pasaportuna ragmen
hicbirsey yerli yerine oturmazken
adini unuttugum bir Hansa kentinde yasiyordu
Lola adinda bir kiz arkadasi vardi,
yinede birseyler havada asili
cekim merkezinin disinda
biryerlerde kosullandirilmisti,
heryneyse,
bu Hansa kentide nereden cikmisti,
oysa ki pekala anlayabilirdim bu susuzlugun rengini,
insan su kenarinda yasarsa,
demek ki susuzluk
bu kadar keskin
ve
yakici oluyordu,
herneyse, timsah derili ayakkabili adamla
ortak noktamiz ne olabilirdi ki?
bunu Nietzche"ye baglamamin yakisiksiz alacagi gibi
sucu Sartre'a yuklememde
pek itibar kazandirmiyordu gozumde
Iste oyle bir geceydi
birbirimizi nedensizce cagirdigimiz
ve sonra nedensizce kayboldugumuz........
Chelsea / London, Ekim 2010, C.CERIT
20 Kasım 2010 Cumartesi
Out of Blue
Mavinin disinda biryerdeyim bugun,
King's Road'tan gecmeyen bir tren gibi,
hicbirzaman da atim olmamisti
cok sevdigim adamin dogumgununu unutmustum,
yine de elime sinen limon cicekleri
beni bir nebzede olsa uzaklastirdi benden,
dogru mu yapiyordum?
dogru yolda mi ilerliyordum?
bilmiyordum.......
Dogru neydi?
onu da bilmiyordum............
New York, 2010, C.CERIT
King's Road'tan gecmeyen bir tren gibi,
hicbirzaman da atim olmamisti
cok sevdigim adamin dogumgununu unutmustum,
yine de elime sinen limon cicekleri
beni bir nebzede olsa uzaklastirdi benden,
dogru mu yapiyordum?
dogru yolda mi ilerliyordum?
bilmiyordum.......
Dogru neydi?
onu da bilmiyordum............
New York, 2010, C.CERIT
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)