9 Şubat 2011 Çarşamba

seni yazmadan once, birkac bahara eslik etmeliydim......

Isil"a


Seni yazmadan once,
birseyler yasamak,
birkac bahara eslik etmeliydim,
bir kac bahr asmaliydim, 
ta ki senin izine,  bir romanin
sayfalarinda rastlayana dek,

birkac ay oncesine kadar,
senin icinse arayislarla dolu bir yuzyil,
Garcia Marques romanlarindaki Kolera gunleri gibi,

sendeki halleri dusundukce, 
Aah Isil, sen de Izmir'in huznunu
Istanbul'un kendinden gecmisligini
yasarken, 
o yuzdendir Izmir'e kirginligin,
o yuzdendir Istanbul'a askin.......

iste o gunler, 
kimi gunler,
senin hatiran,
Sadberk Hanim'la gozgoze geldigin o bahcede,
kimi gunlar Sariyer'deki balikci barinaginda,
kimi gunler ise Pera Cafe'lerindeki heyecanli bulusmalarimizda,
ve onceside
Dame de Sion koridorlarindaki o kucuk, utangac kiz cocugu.......

Huma olmaliydi adin o gunlerde,
Sufi localarindan yukselen........

o kis, o ilkyaz
kendi yazdigin oyunlara ortak olurken,
bizleri de suruklerken o cosku,
Benal, ben ve digerleri......
senin kanat cirpislarina sahit olurken.....
yuzunun bir yani Anna Karenina
ote yani Anna Karina,
ancak bu ani Chopin olumsuzlestirebilirdi,
ne yazik C minor 12 numarali etud,
seni gormeden yazilmisti...........
o kis, o ilkyaz,
sanki sen Hesperid'lerin bahcesinde korunmasizdin,
yuzbasli Ejderha Ladon bile caresizdi,
buyumeni beklemekten baska......


kucugum,

persembeleri kucuk pembe bir pasta, 
Aya Taksiardi Kilisesinde bir mum, 
ve Pasalimani'ndan Buyukdere'ye uzanan bir sonsuzluk
bekliyor seni...........
hadi kos......

Buyukdere& Pasalimani & Chelsea& Hampstead, 2o1o/11 II/ MMXI C.CERIT

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder