BERLİN
Biliyor musun?
Ben Berlin'i hiç sevemedim,
sevemedim bir türlü
sevemedim bin türlü....
oysa ki bunun seni tanımamla hiç bir alakası yok!
bunu ikimizde biliyoruz....
Linden Strasse'den geçmemiş olamazsın.
ki benim yanımdaki Azuki Mavisi Japon kızı görmemiş olamazsın....
hani şu Lodos'ta rengi Kyoto Mavisine çalan...
boş ver, nasıl hatırlmazsın yanlış bir soru,
pek nasılsa hatırlamadığını sorgulamadığım Ihlamur ağaçları gibi bir şey olsa gerek ...
Nasıl hatırlamazsın?
William Kentridge oyunlarını
soğuktu, çok soğuk
serçeler kafelere sığınmışken
Berlin sessiz, Berlin dilsiz
No Geist
ne de uzakta Bruckner sonatları....
bin türlü olmamışlıkların ötesinden
bin türlü yaşanmamışlıkların ötesinden
geçerken
Weimar çok uzak
tıpkı Tuna gibi,
sıcak sulara akmaya çalışan,
Besarabya'ya yakın ...
Berlin, Marlene kadar soğuk
sisli ve onun sesi kadar karanlık
üstüne bir o kadar
puslu
buğulu ....
kaçamıyor insan D.Libeskind'in kurduğu tuzaktan,
Berlin bir trap, çıkış yok
Berlin'de sesler duyulmuyor
Anne...anne....
ben babamı unutalı çok oldu
üstüne Klein Mavisi Moleskin'imi de unuttum,
nereya karalarım kara geçmişimizi Berlin'de........
XXVII/ I / MMIV duc de smyrne
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder