Tren Istanyonlari, Garlar, cocuklugumdan beri benim icin cok farkli anlamlari olan mekanlardi, bircok duyguyu ayni anda yasadigim, ve bu kamuya ait mekanda , o ortak alanda digerleriyle iletisim kurdugum, o duygusal yogunlugu gozlemledigim, ayni zamanda da yeni maceralarin ilk noktasi,.......
O heyecani tasiyan, o umitlerin cikis noktasi olarak cok sevdim Tren Garlarini, Konduktor amcalari, tren biletlerini, peronlari, kompartimanlari, bekleme salonlarini, Giseleri, Trenlerin cikardigi o muthis gurultuleri.....:)
Sunday & St.Pancreas & London
Monday & Gare De L'est & Paris
Martedi & Stazione Termini & Roma
Wednesday & Santa Margharita & Liguria /Italy
Thursday & Estacao do Rosso & Lisboa /Lizbon
Friday & Estación de Atocha & Madrid
Saturday & Grand Central Terminal & New York
bu arada, hikayelerini anlatmak istedigim daha bircok Gar var, Alsancak Punta Gari, Antwerp Central Station, Casablanca Gari, Estación Retiro Buenos Aires, Sirkeci Gari, Helsinki Gari, Haydarpasa, Vladivostok ,Basmane Tren Istasyonu, Manisa Gari, Buca Banliyo Istasyonu, Paddington, Farrington, Waterloo, St.Lazarre, Gare De Lyon, kimi zaman baska misralar icinde isimlerini kulllanmis oldugum, kimi zamansa kendime sakladigim, bellegimde durup durup yeniden yola ciktigim istasyonlar, belki de tum bu kurguyu daha uzun bir zaman dilimine kaydirmak gerekecek.....